27 Şubat 2014

Selam Millet!

Biliyorum, millete takılacaksınız. Bir çay, kahve ve bitter çikolata alın bence, biraz uzatacağım! 

Hayli bir aradan sonra yeniden aranızdayım. Görüşmeyeli dizlerimde ağrılar başladı, epeyi yaş aldım. Dünyada kalış sürem bir T rex yavrusuna yaklaştı. Neyse ki aklım ve heyecanım dizlerime mıhlanmış değil. 

Yeniden uyanış günümde, sizleri, vaktiyle ataları Türkiye'den Rusya'ya oradan da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiş, kelimeleri, gözleri ve zihniyle dünyayı silkelemiş bir ustanın video linkleri ile biraz yalnız bırakıp dönücem: Bob Dylan. Görsel akış paketlerinin sahibi ben değilim.

evriminyeri'nden  ya da aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

İngilizcesini yakalayamayanlar bana evrimgurel@yahoo.com'dan bir posta gönderirse, vaktim oldukça yardımcı olmaya çalışırım.

Bob Dylan'ı seçmiş olmamın nedeni var. Bob Dylan ve -eğer vaktiniz varsa, öncesi ve sonrası 40 yıla bir bakın lütfen- arkadaşları bir tavrı temsil ediyor. Bugün sahip olmadığımız bir düşünme ve fikir paylaşımı yaklaşımı geleneğine sahipler. Bu benim, sürmesini istediğim bir gelenek. 

Her şeyin, bir süredir çok kolay ve ulaşılabilir ya da kolay ulaşılabilir olduğu günümüze ait olmayan bir "akıl yolu ve aktarım" geleneği. üzerine düşünmek iyi olur diyorum.  Vaktiniz olursa, o insanların nasıl iletişim kurduklarını bir izleyin lütfen. Birbirlerinin sınırlarını ne kadar geçtiklerini, hangi soruları sorduklarını, nerede nasıl durduklarını, reddediş biçimlerini, saygılarını ve saygısızlıklarını görün. Hiçbir şeye sahip olmayıp gördüğümüz her şeyi bizim sandığımız bir dünyada, kendimiz için iyi bir eleştiri olur. 

Kendimden ve tüm meslektaşlarımdan dileğim budur. Lütfen, Ortak Defter'in en başına dönüp, Usta'nın "Etik" notuna bir göz atın ve reklam sektöründeki her sabahı bu anlayışla karşılayın. 

Bir de bir bilgiye ulaşma hikayeniz olsun. Herhangi bir konuda, bir bilgiye ulaşma hikayesine sahip olmak, paha biçilmezdir. Hayatınızın hikayesini yazdırır. Düşünce kıymetinizi arttırır. İnternetten iki saniyede dinozor kelimesini ve familya listesini görüntülemekten çok daha derin bir deneyim yaşatır. Bir hafıza hediyesi verir. Bir ay, kendinizi sadece bu konuda bilgi sahibi olmaya adayıp, tüm eserleri, uzman kişileri, müzeleri, kanıtları araştırmanın hatta olası bir kumsalda, bir fosil kalıntısına dokunmanın bilgisi bambaşkadır.

Bir T rex ile karşılaşırsanız, onu bir daha asla unutamazsınız. Biri bir gün sizden, onunla ilgili bir slogan yazmanızı istediğinde, içiniz rahattır. Ne diyeceğinizi, onu nasıl anlatacağınızı, onun ruhunu zihinlere nasıl üfleyeceğinizi tam olarak bilirsiniz. 

Bildim sanmaz, bilirsiniz.  

Yaratıcı zihin, ender bulunan bir mantar gibidir. Sadece özel ortam koşullarında, özel bir ısı, nem ve mağarada büyür. Dünyaya ve kendinize karışmadan, her şeyi yok edip, yeniden kendinizi ve hayatı yazmaya başlamadan, tümüyle her deneyime açık olmadan yaratıcı falan olamazsınız.

Lütfen, kolayca kopyaladıklarınızdan soyunun. Bildiklerinizi ve ezberlerinizi unutun. İyi olmaktan vazgeçmeyin. Hırsınızı ve başarı manyaklığınızı yok edin. 

Ölün, kaybedin ve ağır bir yokluk içinde toprakla eriyen bedeninizin içinden, hayata yeniden sakince dinleyen bakışlarla tutunun. Aklınızda bir kelime var mı? "Toprak" "Kahve" "Yok oluşun heyecanı?" "Hiçlik içinde kendine güven" Aklınızda o an ne varsa, kesin bir hikayesi vardır ve size aittir.

Hafıza, bir eylem hikayesinin sorumluluğuna ihtiyaç duyar. Öyle güvenilir hale gelir. Yalandan kurtulur, ayakları yere basar. Dünya ve bizim işler böyle anlam ve fark kazanır.

Elinizde bir albüm ismi ile, kentin tüm müzik satıcılarını, müzikten anlayan arkadaş ve öğretmenlerinizi, iyi müzik çalan mekanları, ikinci el müzik dükkanlarını gezerek yitirdiğiniz bir ay, iki kilo ve zaman ile hafızanıza, "objelere obsesif zihinlere özel leziz bir hafıza gıdası" hediye etmiş olursunuz. İnternetten bir saniyede indirdiğiniz mp3 de keyiflidir ama beyninize ve ruhunuza aynı doyumu vermez. İzlemeyenler için "Only lovers left alive"  (sadece aşıklar hayatta kalır) filminin görülmesi iyi ve açıklayıcı olabilir derim. Kan içilme metaforundan ziyade, zamana lezzet katan şey hikayeleri kısmı...

Düşünmeden kirlettiğimiz her şey, yok ettiğimiz her yaklaşım, sonradan zorla temizlemeye çalışmak doğamızı mahvediyor.
Otomatik çamaşır makinesi deterjanları yerine sabun ve kül, yüzümüz için su, hayatı çizen ahlaksız ruhumuzun pencere camları için seçim silecekleri kullanabiliriz.

Temiz olsun zihnimiz. 

Evrim Gürel
Sessizbulut