24 Eylül 2006

Turquality - Suat Taşpınar yazısı Radikal Gazetesi 24 Eylül 2006 Pazar

Herkesten özür dilerim, Turquality amacına ulaştı! - Suat Taşpınar

'İnsan beşer, beşer şaşar' demişler. Ama hatayı kabul etmek ve özür dilemek hiç değilse 'hafifletici sebep'. Ben de vicdan azabından kurtulmak için bugün bir itirafı yazacağım: İki yıldır "Türkiye'nin havaya uçurulan birkaç milyon doları" diye hep eleştirdiğim, iyi niyetli bir proje bile olsa, uygulaması tümüyle israf ve şahsi imaj parlatma operasyonuna döndüğü zannıyla, sebep olanların sık sık kulaklarını çınlattığım 'Turquality' kampanyasına dair günah çıkaracağım. Dünyayı bilmem ama bu proje Rusya'da amacına ulaşmıştır. Sebebini anlatacağım:
"Belirli standartları yakalamış Türk markalarının uluslararası pazarlarda kalite imajını güçlendirmek ve bilinirliğini artırmak." Projenin hem isim, hem de fikir babası olan Bakan Tüzmen, 16 Aralık 2004'te 'başlama vuruşunu' Moskova'daki fiyakalı bir kokteylle yaparken, amacı böyle açıklamıştı. Ancak projenin uygulamasının aceleye getirildiği her halinden belliydi.

Radikal'de 'Türk'e Türk Turqality'si' başlığıyla 'o geceyi' yazmıştım: "Maksat, Türkiye'yi tüm dünyada 'marka' yapacak 'Turquality' imaj kampanyasını başlatmaktı. Hesapta Rusya'nın en önemli medya mensupları, PR'cıları, tekstil ve deri sektörünün devleri, velhasılı '400 en mühim Rus' davetliydi. En gösterişli salon kiralanmış, en pahalı yemekler ayarlanmış, en gözde şarkıcı (Sertab Erener) getirilmiş, en büyük bütçe ayrılmıştı. Sonuç ne mi oldu? Rusların parmakla sayıldığı, salonu Türklerin doldurduğu bir gecede kendimiz çaldık, kendimiz oynadık. Yine Türk'e Türk propagandası yaptık." Eleştiriye pek tahammülümüz olmadığı, o yazıdan sonra bir kez daha teyit oldu, o ayrı bir hikâye...

Bizzat DTM İhracat Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ziya Altınyıldız, sadece o gecenin maliyetinin 250-300 bin dolar arasında olduğunu, Rusya'da bilboard'lar, yazılı medya ile 6 televizyon kanalındaki reklamlar için de 1 milyon 200 bin dolar harcandığını gazetecilere söylemişti. Ama Rusya'da ne o geceden, ne de yapılan reklamlardan bir iz kalmadı. Reklamları ya kimse görmemişti, ya da gören birşey anlamamıştı. Objektif olmak için 'Rus' arkadaşlarımızın önüne, 'Rus' gazetelerinde 'Rusça' basılan reklam metinlerini koyuyorduk, ama onlar da mesajı-ürünü-maksadı anlamadan suratımıza bakıyorlardı. Görüntü, Turquality'nin Rusya'da başlamadan bittiğiydi. Artik kervanın yolda düzelmesi ve o kadar emek-para harcanan projenin bundan sonra hayırlara vesile olması için dua etmekten başka çaremiz yoktu.

Üstünden iki yıl geçti. Mevzu küllenir gibi oldu. Turquality rüzgâr bile olamadan, hafif bir meltem gibi Moskova'dan geçip gitti sanıyorduk. Yanıldığımızı anladık. Bu işten somut fayda sağlayan ikinci bir Türk vatandaşı olduğunu gözyaşları içinde öğrendik.

Adı Sait Çakmak'tı. Moskova'da ev tekstili işi yapan akıllı bir Türk işadamıydı. Tam da 'Turquality' diye davullar çalınırken, www.turquality.ru web sitesini kendi adına tescil ettirmişti. Her şey o kadar apar topar olmuştu ki, kampanyanın sadece lansmanı için bir çırpıda 1.5 milyon doları gözden çıkaranlar, bu devirde site adını tescil etmeyi akıllarına getirememişlerdi! Sait Çakmak, hem de Turquality logosunu ve rengini aynen kullanarak aslanlar gibi sitesini kurmuş ve tekstil ürünleri satışına başlamıştı bile! Hukuken yapacak bir şey yoktu ve yapılamadı da. Sonuçta koca 'Turquality' kampanyası hiç değilse Rusya'da bir Türk vatandaşının işine yaramıştı. Hem canım, o işadamının sattığı da yine Türk tekstiliydi, o kadar para boşa gitmiş sayılmazdı! Öyle değil mi?

1 Comments:

Blogger elixir said...

Sevgili Haluk ağabey,
Merter'de Google Tekstil olduktan sonra pek sasirmamak lazim :)
Türk girişimciliğine hasta olmamak mümkün mü..
Gerçi Kayserili müteşebbislere biz ajans olarak daha bir hastayiz.Bir vakitte bunu da yazmak fena olmaz açıkcası.

Salı, Eylül 26, 2006 1:46:00 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home